odakulebuda
New member
- Katılım
- 26 Eki 2020
- Mesajlar
- 1,951
- Puanları
- 0
Ağır sanayi fosil yakıtlara alternatif arıyor Büyük sermaye gerektiren ve ülkelerin gelişmişlik düzeyinin göstergelerinden biri kabul edilen ağır endüstrilerde, güç ve ham husus olarak kullanılan petrol ve doğal gazın yerini biyokütle ve hidrojenin alması öngörülürken, dünya genelinde buna yönelik çalışmalarda artış yaşanıyor.
Geçen yılın sonunda yaklaşık 20 ülke hidrojenin güç bölümünde kullanmasına yönelik takviye siyasetleri geliştirdi. Bu ülkeler, kimya, petrokimya, demir, çelik ve öteki madenlerin üretimi ve işletimi için gerekli olan enerjiyi sürdürülebilir ve pak kaynaklardan sağlamayı amaçlıyor.
21. Yüzyıl Yenilenebilir Güç Siyasetleri Organizasyonu’nun (REN21) 2021 Yenilenebilir Güç Global Durum Raporu’dan derlediği bilgilere göre, yenilenebilir güç sınıfında yer alan biyokütlenin bu dalda petrol ve doğal gazın yerini alabileceği öngörülürken, yüksek sıcaklıklara muhtaçlık duyulan ağır endüstride yenilenebilir hidrojenin itici güç olabileceği vurgulanıyor.
Rapora nazaran, geçen yıl yenilenebilir kaynaklardan ısı gücü üretiminin yüzde 90’ı alanlardaki biyokütlenin işlenmesiyle elde edilirken, güç ağır sanayiler olan kimya, petrokimya, demir çelik, çimento ve kireç endüstrisinde bu potansiyelin kıymetlendirilebileceği söz ediliyor.
Ağır endüstride kullanılan petrol, doğal gaz ve kömür, bu işletmelerde muhtaçlık duyulan 1000 dereceye yakın sıcaklığa ulaşılmasını sağlıyor. Bu yakıtların niye olduğu ağır çevresel meselelerin üstesinden gelebilmek için global tahlil arayışlarında hidrojen alternatifi değerli bir yer tutuyor.
Global manada küçük ve orta ölçekli hidrojen projeleri geliştirilirken, bu projelerin ağır sanayi, güç ve ulaşım dallarında kullanılmasına yönelik çalışmalar artış gösterdi.
KARBONDİOKSİT SALIMINA “HİDROJEN” TAHLİLİ
Kimya ve petrokimya sanayisi en çok güç kullanan bölümlerinde başında gelirken, bu bölümler global manada güç kaynaklı karbondioksit üretiminin yüzde 5’inden sorumlu olarak görülüyor.
Rapora nazaran, Almanya, Avustralya, ABD, Suudi Arabistan, İtalya,Norveç, İspanya, Danimarka üzere ülkelerde endüstriyel amonyak üretiminde hidrojen kullanması çalışmaları ivme kazanırken, Hollanda’da ise metanol üretiminde yenilenebilir hidrojen kaynaklarının kullanılması çalışmaları devam ediyor.
Demir çelik sanayisi, global güç kaynaklı karbondioksit emisyonlarının yüzde 8’inden çoksının sorumlusuyken, ağır sanayi alanları ortasında en çok emisyona sebep olan bu bölümde güç kullanmasında esaslı değişim için çalışmalar devam ediyor.
İsveç, yeşil hidrojenin kullanılmasıyla demir çelik sanayisindeki fosil kaynak baskısını azaltmayı hedeflerken, bu alanda kömür yerine hidrojen ve öbür pak kaynakların kullanılması amaçlanıyor.
İsveç’te faaliyet gösteren bir start-up, dünyanın en büyük hidrojen elektrolizi yatırımını gerçekleştirerek, çelik üretimini pak kaynaklardan sağlamayı hedefliyor. Tesisin 2024 yılında devreye alınması planlanıyor.
Almanya’nın en büyük çelik üreticisi Thyssenkrupp da 2025 yılına kadar üretim zincirinde yenilenebilir hidrojenin kullanılacağını duyurarak, ağır endüstride hidrojen kullanmasında kıymetli bir adım attı.
Global karbondioksit emisyonlarının yüzde 6,7’sinden sorumlu çimento ve kireç sanayisinde ise emisyon kaynağı güç olmamasına karşın bu alanda güç kullanmasında pak ve sürdürülebilir kaynakların artırılması amaçlanıyor.
Çimento ve kireç sanayisinde İngiltere, Dominik Cumhuriyeti ve kimi Avrupa ülkelerinde güç kaynağı olarak biyokülte ve hidrojenden faydalanılması amaçlanıyor.
TÜRKİYE’DEKİ HİDROJEN ÇALIŞMALARI
Türkiye’de bu yıl ortasında kesim temsilcileri ve kamuoyu görüşleri alınarak Türkiye’nin hidrojen stratejisinin oluşturulması hedefleniyor.
Nisan ayında birinci sefer, doğal gaz ile hidrojenin karıştırılarak evsel aygıtlarda kullanılması hedefiyle projelendirilen GAZBİR-GAZMER Pak Güç Teknoloji Merkezi açılarak hidrojen alanında kıymetli bir adım atıldı.
Ayrıyeten, ülkede rafineriler ve demir çelik sanayisi başta olmak üzere doğal gaz dağıtım şirketleri, çimento ve gübre üreticileri, güç dalında çalışan şirketler de hidrojenin kullanmasına ait çalışma yapıyor.
Güç ve Alışılmış Kaynaklar Bakanlığı hidrojeni 4 ana kazanım için elde etmeyi amaçlıyor. Bu hedefler, daha fazla yenilenebilir enerjiyi sisteme dahil etmek, ısı bölümünü karbon emisyonsuz bir hale getirmek, yerli kömürden hidrojen üretimi gerçekleştirmek ve hidrojen depolama ve tutucusu olarak borun kullanmasını artırmak biçiminde sıralanıyor.
Geçen yılın sonunda yaklaşık 20 ülke hidrojenin güç bölümünde kullanmasına yönelik takviye siyasetleri geliştirdi. Bu ülkeler, kimya, petrokimya, demir, çelik ve öteki madenlerin üretimi ve işletimi için gerekli olan enerjiyi sürdürülebilir ve pak kaynaklardan sağlamayı amaçlıyor.
21. Yüzyıl Yenilenebilir Güç Siyasetleri Organizasyonu’nun (REN21) 2021 Yenilenebilir Güç Global Durum Raporu’dan derlediği bilgilere göre, yenilenebilir güç sınıfında yer alan biyokütlenin bu dalda petrol ve doğal gazın yerini alabileceği öngörülürken, yüksek sıcaklıklara muhtaçlık duyulan ağır endüstride yenilenebilir hidrojenin itici güç olabileceği vurgulanıyor.
Rapora nazaran, geçen yıl yenilenebilir kaynaklardan ısı gücü üretiminin yüzde 90’ı alanlardaki biyokütlenin işlenmesiyle elde edilirken, güç ağır sanayiler olan kimya, petrokimya, demir çelik, çimento ve kireç endüstrisinde bu potansiyelin kıymetlendirilebileceği söz ediliyor.
Ağır endüstride kullanılan petrol, doğal gaz ve kömür, bu işletmelerde muhtaçlık duyulan 1000 dereceye yakın sıcaklığa ulaşılmasını sağlıyor. Bu yakıtların niye olduğu ağır çevresel meselelerin üstesinden gelebilmek için global tahlil arayışlarında hidrojen alternatifi değerli bir yer tutuyor.
Global manada küçük ve orta ölçekli hidrojen projeleri geliştirilirken, bu projelerin ağır sanayi, güç ve ulaşım dallarında kullanılmasına yönelik çalışmalar artış gösterdi.
KARBONDİOKSİT SALIMINA “HİDROJEN” TAHLİLİ
Kimya ve petrokimya sanayisi en çok güç kullanan bölümlerinde başında gelirken, bu bölümler global manada güç kaynaklı karbondioksit üretiminin yüzde 5’inden sorumlu olarak görülüyor.
Rapora nazaran, Almanya, Avustralya, ABD, Suudi Arabistan, İtalya,Norveç, İspanya, Danimarka üzere ülkelerde endüstriyel amonyak üretiminde hidrojen kullanması çalışmaları ivme kazanırken, Hollanda’da ise metanol üretiminde yenilenebilir hidrojen kaynaklarının kullanılması çalışmaları devam ediyor.
Demir çelik sanayisi, global güç kaynaklı karbondioksit emisyonlarının yüzde 8’inden çoksının sorumlusuyken, ağır sanayi alanları ortasında en çok emisyona sebep olan bu bölümde güç kullanmasında esaslı değişim için çalışmalar devam ediyor.
İsveç, yeşil hidrojenin kullanılmasıyla demir çelik sanayisindeki fosil kaynak baskısını azaltmayı hedeflerken, bu alanda kömür yerine hidrojen ve öbür pak kaynakların kullanılması amaçlanıyor.
İsveç’te faaliyet gösteren bir start-up, dünyanın en büyük hidrojen elektrolizi yatırımını gerçekleştirerek, çelik üretimini pak kaynaklardan sağlamayı hedefliyor. Tesisin 2024 yılında devreye alınması planlanıyor.
Almanya’nın en büyük çelik üreticisi Thyssenkrupp da 2025 yılına kadar üretim zincirinde yenilenebilir hidrojenin kullanılacağını duyurarak, ağır endüstride hidrojen kullanmasında kıymetli bir adım attı.
Global karbondioksit emisyonlarının yüzde 6,7’sinden sorumlu çimento ve kireç sanayisinde ise emisyon kaynağı güç olmamasına karşın bu alanda güç kullanmasında pak ve sürdürülebilir kaynakların artırılması amaçlanıyor.
Çimento ve kireç sanayisinde İngiltere, Dominik Cumhuriyeti ve kimi Avrupa ülkelerinde güç kaynağı olarak biyokülte ve hidrojenden faydalanılması amaçlanıyor.
TÜRKİYE’DEKİ HİDROJEN ÇALIŞMALARI
Türkiye’de bu yıl ortasında kesim temsilcileri ve kamuoyu görüşleri alınarak Türkiye’nin hidrojen stratejisinin oluşturulması hedefleniyor.
Nisan ayında birinci sefer, doğal gaz ile hidrojenin karıştırılarak evsel aygıtlarda kullanılması hedefiyle projelendirilen GAZBİR-GAZMER Pak Güç Teknoloji Merkezi açılarak hidrojen alanında kıymetli bir adım atıldı.
Ayrıyeten, ülkede rafineriler ve demir çelik sanayisi başta olmak üzere doğal gaz dağıtım şirketleri, çimento ve gübre üreticileri, güç dalında çalışan şirketler de hidrojenin kullanmasına ait çalışma yapıyor.
Güç ve Alışılmış Kaynaklar Bakanlığı hidrojeni 4 ana kazanım için elde etmeyi amaçlıyor. Bu hedefler, daha fazla yenilenebilir enerjiyi sisteme dahil etmek, ısı bölümünü karbon emisyonsuz bir hale getirmek, yerli kömürden hidrojen üretimi gerçekleştirmek ve hidrojen depolama ve tutucusu olarak borun kullanmasını artırmak biçiminde sıralanıyor.