- Katılım
- 25 Mar 2021
- Mesajlar
- 2,023
- Puanları
- 36
Bolu Halk Sıhhati Uzmanı Dr. Filiz Bolu, vatandaşlara mantar zehirlenmesi konusunda ikazda bulundu.
Bolu, kentte yağışların artmasıyla sonbahar aylarında mantar zehirlenmesi hadiselerinde artış görüldüğünü söylemiş oldu.
Mantar zehirlenmesinin doğal alanlarda yetişen ve yapısında zehirli husus bulunan mantarların taze, kurutulmuş yahut konserve olarak yenmesi kararında ortaya çıkan ve mevtle de sonuçlanabilen önemli bir durum olduğunu vurgulayan Bolu, “Zehirlenmenin şiddeti mantarın çeşidine, içerdiği zehre ve alınan mantar ölçüsüne bakılırsa değişir. Fakat birtakım mantar cinsleri kuvvetli toksinler içerdiğinden bir tane bile yenmesi mevtle sonuçlanabilen ağır zehirlenme tablosuna yol açabilmektedir.” diye konuştu.
Bolu, mantar zehirlenmesinin belirtileri mantarda bulunan toksinin niteliğine bağlı olarak değiştiğini belirterek, “Bazı mantar çeşitleriyle zehirlenmelerde belirtilerin ortaya çıkması birkaç günü bulabilmekle bir arada sıklıkla zehirlenme belirtileri 24 saat ortasında ortaya çıkmaktadır. Mantarın yenmesinden daha sonra 2 saat üzere kısa bir müddetde zehirlenme belirtilerine sebep olan mantarların yenmesi durumunda sersemlik, uyku hali, tansiyon düşüklüğü, bulanık görme, yüzde ve uzunluğunda kızarma, ağızda metalik tat, bulantı, kusma, terleme; yendikten 6 saat daha sonra belirtileri ortaya çıkan mantar zehirlenmelerinde ise bulantı, kusma, ishal, ateş, çarpıntı, karın ağrısı, karaciğer-böbrek işlev bozuklukları meydana gelebilmekte. Hudut sistemi, karaciğer ve böbrek üzere hayati organlarda oluşan hasar niçiniyle mantar zehirlenmeleri vefatla sonlanabilmekte.” sözlerini kullandı.
Mantar zehirlenmelerinden korunmak için tabiatta yetişen mantarların yenmemesi gerektiğini, bunların yerine kültür mantarlarının tercih edilebileceğini anlatan Bolu, şu biçimde devam etti:
“Ancak, bu mantarların yetiştiği ortamlar da birtakım mikroorganizmalar barındırabilir. Mikroorganizma bulaşmış mantarların çiğ olarak yenmesi durumunda mide ve bağırsak şikayetlerinin gelişebileceği bilinmelidir. Kültür mantarı alırken ambalajlı olanlar tercih edilmeli ve ambalajda tüketiciyi bilgilendiren etiketlerin olup olmadığına dikkat edilmelidir. Tabiatta yetişen mantarlarlar muhakkak yenmemelidir. Yenmesi halinde ise zehirlenme belirtileri ortaya çıktığında vakit kaybetmeden en yakın sıhhat kuruluşuna başvurulmalıdır.”
Bolu, mantar zehirlenmesi tedavisinde en kıymetli parametrenin kişinin hastaneye müracaat mühleti olduğuna işaret ederek, “Mantarların zehirlenme haricinde alerji ve anafilaksiye de niye olabileceği unutulmamalıdır. Halk içinde söylenen ‘Sirkeli ve tuzlu su mantarın zehrini alır. Koparılınca rengi değişmeyen mantar zehirsizdir.’ üzere yanlış bilgilere aldanılmamalı.” dedi.
Bolu, kentte yağışların artmasıyla sonbahar aylarında mantar zehirlenmesi hadiselerinde artış görüldüğünü söylemiş oldu.
Mantar zehirlenmesinin doğal alanlarda yetişen ve yapısında zehirli husus bulunan mantarların taze, kurutulmuş yahut konserve olarak yenmesi kararında ortaya çıkan ve mevtle de sonuçlanabilen önemli bir durum olduğunu vurgulayan Bolu, “Zehirlenmenin şiddeti mantarın çeşidine, içerdiği zehre ve alınan mantar ölçüsüne bakılırsa değişir. Fakat birtakım mantar cinsleri kuvvetli toksinler içerdiğinden bir tane bile yenmesi mevtle sonuçlanabilen ağır zehirlenme tablosuna yol açabilmektedir.” diye konuştu.
Bolu, mantar zehirlenmesinin belirtileri mantarda bulunan toksinin niteliğine bağlı olarak değiştiğini belirterek, “Bazı mantar çeşitleriyle zehirlenmelerde belirtilerin ortaya çıkması birkaç günü bulabilmekle bir arada sıklıkla zehirlenme belirtileri 24 saat ortasında ortaya çıkmaktadır. Mantarın yenmesinden daha sonra 2 saat üzere kısa bir müddetde zehirlenme belirtilerine sebep olan mantarların yenmesi durumunda sersemlik, uyku hali, tansiyon düşüklüğü, bulanık görme, yüzde ve uzunluğunda kızarma, ağızda metalik tat, bulantı, kusma, terleme; yendikten 6 saat daha sonra belirtileri ortaya çıkan mantar zehirlenmelerinde ise bulantı, kusma, ishal, ateş, çarpıntı, karın ağrısı, karaciğer-böbrek işlev bozuklukları meydana gelebilmekte. Hudut sistemi, karaciğer ve böbrek üzere hayati organlarda oluşan hasar niçiniyle mantar zehirlenmeleri vefatla sonlanabilmekte.” sözlerini kullandı.
Mantar zehirlenmelerinden korunmak için tabiatta yetişen mantarların yenmemesi gerektiğini, bunların yerine kültür mantarlarının tercih edilebileceğini anlatan Bolu, şu biçimde devam etti:
“Ancak, bu mantarların yetiştiği ortamlar da birtakım mikroorganizmalar barındırabilir. Mikroorganizma bulaşmış mantarların çiğ olarak yenmesi durumunda mide ve bağırsak şikayetlerinin gelişebileceği bilinmelidir. Kültür mantarı alırken ambalajlı olanlar tercih edilmeli ve ambalajda tüketiciyi bilgilendiren etiketlerin olup olmadığına dikkat edilmelidir. Tabiatta yetişen mantarlarlar muhakkak yenmemelidir. Yenmesi halinde ise zehirlenme belirtileri ortaya çıktığında vakit kaybetmeden en yakın sıhhat kuruluşuna başvurulmalıdır.”
Bolu, mantar zehirlenmesi tedavisinde en kıymetli parametrenin kişinin hastaneye müracaat mühleti olduğuna işaret ederek, “Mantarların zehirlenme haricinde alerji ve anafilaksiye de niye olabileceği unutulmamalıdır. Halk içinde söylenen ‘Sirkeli ve tuzlu su mantarın zehrini alır. Koparılınca rengi değişmeyen mantar zehirsizdir.’ üzere yanlış bilgilere aldanılmamalı.” dedi.